"Hafıza" 14.11.2025
- Yazılan yazıldı, mürekkebi kurudu. İnsanoğluna yazılanı okumak kaldı.
Dünya, yaşadığı iki büyük sıfırlamanın üzerinden binlerce yıl geçtikten sonra şu an ki konumuna geldi. Birtakım kimselerin elinde olan az sayıdaki yazılmış kayıtlar gösterdi ki 'Geçmiş' Bilim ve Teknoloji'sinden; Siyaset İlmine oradan da Medeni Hayata kadar içinde bulunduğumuz çağdan mukayese edilemeyecek kadar çok ilerideydi.
Bu bilgileri elinde tutanlar kendilerinden ayrı olarak Bilim ve Teknolojideki hızlı ilerlemeyi yavaşlattı ve Dünya'yı ona göre dizayn ettiler. Diğer uluslar ile aynı çağda yaşarken bir yandan da standart insanoğlu ömrüne indirgedikleri zaman dilimi olan en az yetmiş yıl ileride olmayı başardılar.
Bir yandan geçmişte yaşarken diğer yandan geleceğim ilerlemiş imkanlarını ellerinde tuttular. Bu onların hayal gücünü daha da arttırdı ve belirledikleri birtakım prensipler noktasında daha da ilerlemeyi hedeflerine koydular. Zaten 'Hayal Kurmak'-ta esasen kurgulanmış geleceğin çok önceden bilinçaltı tarafından fark edilmesinden ibarettir, ancak İnsan bunu zihnen kendi ürettiğini sanmaktadır. halbuki; yazılmış gelecek dışında hiç bir şey yoktur ve düşünülemez. Descartes'in meşhur; 'Düşünüyorum öyleyse varım.' sözü aslında bu gerçeğe bir atıftır.
***
Nefsi ve kendilerince kutsi saydıkları ilkeler doğrultusunda ellerindeki; ileri dereceli imkanları kullanan bu insanlar kendi tabirlerince; elitleşip küresel aktörler haline geldiler. Dünya'nın geleceğini kendi uygun gördükleri biçimde şekillendirmeye başladılar ve birtakım projeleri uygulamaya koydular.
Ancak her ilerleyişlerinde fark ettiler ki her anlamda varoluş eninde sonunda yazılmış bir kaderi kaide olarak yok oluşa varmaktadır. Bu kaideye binaen 'İstenilen amaç ve hedef noktasında' inanılmaz seviyelerde ilerlenilse bile işin sonunda dev bir anlam boşluğu ile karşılaşılmaktadır.
Böylelikle kesinkes fark edilmiş olan bu gerçeğe çözüm mahiyetinde bir alternatif bulamadıklarından dolayı yakın gelecekte Dünya için üçüncü bir sıfırlama ile zamanı yüzeysel olarak geri almak ve her anlamda ve tam manası ile hakimiyet kurmak için yeni bir strateji belirlediler.
İlk önce; her şeyi başa almak ve ilk haline getirmek için tekraren Dünya'nın hafızası silmek gerekiyordu. Yeryüzündeki en büyük hafıza nesilden nesile aktarılan İnsan hafızasıdır deyip işe genetik müdahale ile başladılar.
Bunun içindir ki; katı ve sıvı gıdasına ve nefes aldıkları gökyüzüne dokunduktan sonra bizzat insana yöneldiler. Ulusları siyaseten yönlendirip kamplara bölmek ve hatta onları birbirine kırdırıp savaşlar çıkarmak hedefleri noktasında yetersiz ve manasız kalıyordu. Artık; yeni büyük sıfırlama için başta Savaş Konsepti olmak üzere her şey yeni nesil yöntemlere evrildi.
Bu sıfırlama ikinci büyük sıfırlamadan daha farklı olmalıydı zira ikinci büyük sıfırlamanın neden olduğu etkiler bilinçli insanlar tarafından fark edilmekteydi.
Bu fark edilme ilk önce; binlerce yıl önce yaşanmış olayların ve bu olayların içinde bulunan insanların birbiri ile karıştırılması ve tarihsel döngü anlamında tezat ve çakışmalarla karşılaşılmasıyla. Daha sonraları ise; tespit edilip ortaya çıkarılan tarih öncesine ait birtakım mekanik ve elektrik ile çalıştığı öngörülen buluntular ve araç gereçler ile ortaya çıktı. Kimileri bu kaotik duruma 'Kayıp Zaman' dedi kimileri ise bilinçli bir müdahale olduğu tezini savundu.
Her halükarda kesin olarak zamansal bir kayboluş, bir siliniş söz konusudur ve bu durum gelişi güzel ve kendi kendine cereyan etmemiştir. Bugün ise yeni bir sıfırlama ile karşı karşıya olduğumuz herkes tarafından fark edilen bir gerçektir. Günümüzde yaşanılan küresel her fiil aslında "Küresel Elite" ait Yeni Dünya Siyaseti'nin bir ürünüdür.
- Yeni Yazım'da görüşmek üzere / sametozel@mail.com.tr
