"Kutsal Doktrin" 12.09.2025

" - Kendi isteği dışında Dünya'ya gelen insan, yaş aldıkça iyi ve kötü nice tecrübeleri edindikten sonra; yaşadığı an ile geçmişi mukayese etti.
Bu zamana kadar öğrendiklerini ve deneyimlerini ölçtü, biçti ve nihayet Dünya Görüşü'nün gerçek anlamdaki temel basamakları zihninde oluşmaya başladı.
Hayatı boyunca savunduğu siyasi öğreti ve benimsediği fikirlerin esasen kurgulayıcıları tarafından birer amaç değil de belli bir hedefe giden araç olduğunu fark etti. Aynı kalıptan çıkan fakat renkleri farklı olan bu izmler, yerin derinliklerinde birbirine bağlanıyordu.
Gerçekleştirdiği bu keşiften sonra yeni bir şuur kazandı ve her şeyi sorgular oldu. Tüm eski fikirlerini sıfırladıktan sonra kendi kendine sorular somaya başladı ve artık rasyonel zemine oturttuğunu bakış açısı ile sorduğu sorulara cevap aramaya başladı.
İlerlemiş yaşında hayatını yeniden şekillendirip reforme etti. İnsan ve Hayat neydi? bunları hangi siyasi kalıbın içine sığdırabilirdi? Her şeyden daha değerli olan insan kendi değerini nasıl da yok etti.
Düşündükçe düşündü. İnsanlık için savunulacak tüm değerler manzumesi ancak ölümsüz bir eser olursa peşinden gidilmeye layık olabilirdi. Tüm izmler, rejimler, şekiller ve temalar ölümlüydü zira bunlar da ölümlülerin eseriydi. Tam bu noktada maneviyatı fark etti.
Uzunca bir analizden sonra maneviyatını geliştirdi. Artık Dünya Görüşü Maneviyatı ile birleşmiş ve siyasallaşmıştı. Zihnen ve fikren ölümsüzlüğü keşfetmiş gibiydi. Yaşadığı yıllara yayılmış bocalamalar ve karamsarlık ortadan kalkmış ve geçip giden başta zaman olmak üzere hayatı boyunca yaşadığı tüm kayıplar telafi edilmiş gibiydi.
Tuttuğu bu manevi yolun artık onu 'Ruhen Doyurduğunu' anlayınca; Gerçek anlamda huzur ve mutluğa erişti. Bu yol onun için bir Doktrin haline geldi ve adına 'Kutsal Doktrin' dedi.
Bunu bir kalıba oturtması gerektiğini düşündü. Belki de bir Rejim, bir öğreti veya Siyasi Görüş olarak benimsenmesini istiyordu. Bütün insani değerleri gözeten ve korkularını yok eden bu yol esasen 'Siyasallaşmış Dinin' ta kendisiydi.
İşte, ölecek ama yok olmayacak İnsanoğlu'nun olması gereken gerçek Dünya Görüşü. Her şey olup bittikten ve tiyatro sona erdikten sonra geriye bu yolun izleri kalacak. Zavallı insan; gelişini, görüşünü ve gidişini gözlemledi ama amacını görmemezlikten geldi. Ömrü boyunca peşinden koştuğu tüm akımlarla kendini ve ömrünü tüketti.
Yeni yazım'da görüşmek üzere / sametozel@mail.com.tr